mevlana-ve-mesnevilik

mevlana-ve-mesnevilik

Etiketler mevlana,ve,mesnevilik,sözleri
Dini forum mevlana-ve-mesnevilik
Kategori guzel-sozler
Bu Dini Sohbet Sayfasi 1690 Kez ziyaret edilmiştir
Yazar Dini Forum

mevlana-ve-mesnevilik Hakkında Detaylar

Mevlana kimdir, Mevlana Celaleddin Rumi kimdir,Mevalana sözleri,mevlana yazilari,Mevlana Hazretleri ne zaman ve nerede doğdu? Mevlana Hazretlerinin annesi ve babası kimdir? Mevlana Hazretleri evli miydi? Mevlana Hazretleri, Şems ile nasıl karşılaştı? Mevlana Hazretleri neler yaptı? Mesnevi nasıl ortaya çıktı? Mevlana Hazretleri ne zaman ve nerede vefat etti? Büyük veli Mevlana Hazretlerinin hayatı, eserleri ve sözleri.

 

MEVLANA HAZRETLERİ NE ZAMAN VE NEREDE DOĞDU

Mevlana Hazretleri, 30 Eylül 1207’de, Afganistan’ın kuzeyinde bulunan Belh şehrinde dünyaya geldi. Asıl ismi Celaleddin Muhammed olan büyük düşünürün annesi Mümine Hatun, babası “Sultanü’l-ulema” yani “Alimler sultanı” diye tanınan Bahaeddin Veled, ağabeyi Alaaddin Muhammed ve kız kardeşi Fatıma Hatun’dur.

Bahaeddin Veled Horasan’dan Anadolu’ya Niçin Göç Etti

Mevlana Hazretleri, Horasan’ın büyük alimlerinden olan Bahaeddin Veled ve ailesiyle, bazı siyasi olaylar ve yaklaşmakta olan Moğol istilası nedeniyle Belh’ten ayrıldı.

Ferîdüddin Attar Hazretlerinin Tavsiyesi

Yolculuk sırasında Nişabur şehrinde görüştükleri büyük Hak dostu Ferîdüddin Attar, Hazret-i Mevlana’ya bir kitabını hediye etti ve Bahaeddin Veled’e “Bu çocuğu aziz tut. Çok geçmeyecek, dünyadaki aşıkların gönüllerine ateş salacak.” dedi.

MEVLANA HAZRETLERİNİN EVLİLİKLERİ VE ÇOCUKLARI

Konya’ya gelene dek Mekke, Medine, Şam, Erzincan, Anadolu’nun muhtelif şehirleri ve son olarak da Karaman’da bir süre yaşayan Mevlana Hazretleri, 18 yaşındayken Karaman’da Gevher Hatun’la evlendi. Bu evlilikten Bahaeddin Muhammed (Sultan Veled) ve Alaaddin Muhammed adında iki oğlu dünyaya geldi.

Mevlana Hazretleri ilk eşi Gevher Hatun’un vefatından sonra Kira Hatun’la evlendi. Bu evlilikten de Emir Alim ve Melike isimli iki çocuğu oldu.

Alaaddin Keykubat’ın Daveti

Mevlana Hazretleri ailesiyle 7 yıl Karaman’da kaldıktan sonra Anadolu Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat’ın daveti üzerine 1229 yılında Konya’ya göç etti. Mevlana Hazretlerinin babası ve İslam dünyasının o dönemdeki en büyük bilgini Bâhâeddin Veled 1231 yılında Konya’da vefat etti.

MEVLANA HAZRETLERİ İLE ŞEMS’İN TANIŞMA HİKAYESİ

Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, âilece Konya’ya yerleştikten sonra Seyyid Burhaneddin’in isteği üzerine tahsîlini tamamlamak için Halep ve Şam’a gitti. O sırada takrîben otuz yaşlarındaydı.

Bir gün Şam’ın kalabalık çarşısından geçerken değişik kılıklı bir kişi:

“–Ver elini öpeyim, ey âlemlerin sarrafı!..” dedi.

Celâleddîn-i Rûmî’nin ellerine yapıştı ve harâretle öptü. Sonra birdenbire kalabalığın içinde kayboluverdi. Celâleddîn-i Rûmî, ansızın gerçekleşen bu hâdise karşısında son derece şaşırdı. “Bu ne iştir?” diye hayretler içinde kaldı. Esrârengiz ve garip hüviyetli kişi, kendisi için âdetâ bir muammâ oldu.

Seyyid Burhaneddin 9 yıllık eğitim sürecinin ardından Hazret-i Mevlana’ya halkı irşad ve öğretimle meşgul olması gerektiğini belirtti.

Mevlana Hazretleri, 1240 yılından itibaren Konya’da dini ilimleri öğretmeye ve halkı irşad etmeye başladı.

Hazret-i Mevlana, seneler sonra bir gün Konya’daki medresesinde dersten çıkıp talebeleriyle sohbet etmekteyken, daha evvel Şam’da elini öperek kendisini hayrette bırakan kimse ile tekrar karşılaştı. Bu şahıs Tebrizli Şems’ti. O da Hazret-i Mevlana’nın sohbetine dâhil oldu. Garip bir heyecanla şu acâyip soruyu sordu:

Bâyezîd-i Bistâmî mi, yoksa Hazret-i Muhammed Mustafâ (s.a.v.) mi daha büyüktür?”

Mevlânâ Hazretleri dehşete kapıldı ve:

Bu nasıl suâl? Hiç âlemlere rahmet olarak gönderilmiş bulunan yüce bir peygamberle, bütün sermâyesi O’na tâbîlik olan bir velî mukâyese edilir mi?” diye hiddetle bağırdı.

Tebrizli Şems, sükûnetini hiç bozmadan sorusunu şu şekilde açıkladı:

Öyleyse, neden Bâyezîd, Rabb’inden cehenneme konulmasını ve vücûdunun orada, başka hiçbir mücrime yer kalmayacak derecede büyütülmesini taleb ettiği lâkin küçük bir ilâhî tecellî karşısında da; «Şânım ne yücedir! Kendimi tesbîh ederim!» dediği hâlde; Hazret-i Peygamber sayısız tecellîlere rağmen büyük bir mahviyet içerisinde bulunuyor ve nâil olduğu nîmetlerle yetinmeyerek Rabb’inden hâlâ istiyor, istiyor, boyuna istiyordu?” dedi.

Bu îzâhat, Hazret-i Mevlânâ’yı sırf aklın aydınlattığı zâhir ilmin hudûduna getirip dayadı. Bu noktada kalarak soruya cevap vermek mümkün değildi. Şems, hâl silâhıyla onu bu noktadan ileriye itti. İlerisi uçsuz bucaksız bir “ledün âlemi”ydi. Böylece Şems, muhâtabını, onda mevcûd olduğu hâlde habersiz bulunduğu mânevî bir iklîmin ufkuna doğru şimşek süratiyle bir keşif seyahatine çıkarmış oldu.

Bu ânî gelişmenin tesiri ile Hazret-i Mevlânâ, daha evvel ezberlemiş bulunduğu zâhirî ilmin mütâlaalarından birini serdediyormuşçasına kolaylıkla şu cevâbı verdi:

Bâyezîd’in; «Şânım ne yücedir; kendimi tesbîh ederim! Ben sultanların sultânıyım!..» sözü bir işbâ (doymuşluk) hâlinin ifâdesidir. Yâni, onun mânevî susuzluğu, küçük bir tecellî ile giderilmiş oldu. Rûhu artık talepsiz bir hâle geldi. Sekre sürüklendi. Okyanusun hacmi sonsuzdu, lâkin onun istiâbı bu kadardı.

Hazret-i Peygamber ise, « اَلَمْ نَشْرَحْ لَكَ صَدْ sırrına mazhar olmuştu. Tecellîler, kendisini her taraftan kuşattı. Kâinat kadar geniş olan sadrı, bir türlü kanmıyordu. Susadıkça susuyor, içtikçe de susuzluğu artıyordu. Her an bir hâlden diğer bir hâle yükseliyor ve her yükselişte de bir önceki hâline tevbe ediyordu. Nitekim:

«Ben günde yetmiş defâ -diğer bir rivâyette yüz defâ- tevbe ederim!..» buyurmuşlardı.

Zîrâ O, yüce Mevlâ’sına her an daha yakınlık istiyordu. Çünkü iştiyâkı sonsuz, kul ile Rab arasındaki mesâfe ise sonsuz kere sonsuzdu. Bu sebeple birçok kereler:

«Yâ Rabbî, Sen’i gereği gibi ve lâyık olduğun vechile tanıyamadım... Sana hakkıyla kulluk yapamadım…» diye ilticâ ve tazarrûda bulunuyordu.”

Şems’in vazîfesi, muhâtabının idrâkini, kalbî derinliğini, zâhirî ilimle ulaşılamayacak olan işte bu mertebeye yükseltmekti. Bunun için, aldığı cevapla ulvî gâyeye ulaşmış insanların büyük coşkunluğunu hissederek bir neş’e çığlığı attı. Kendinden geçti. Böylece bu iki mâneviyat yıldızının arasında hayat boyu devam edecek olan nûrânî bir şerâre vücûda gelmiş oldu.

Bu hâdiseden sonra, daha evvel tamâmıyla zühdî bir ibâdet hayâtı içinde sâkin bir müderris olan Hazret-i Mevlânâ, birdenbire içi içine sığmayarak samimî ve coşkun bir heyecan iklîmine girdi. Kısa bir süre sonra Şems ortadan kayboldu ve bir daha görüşemediler.

Yüzde Israr etme,

Doksanda olur,

İnsan dediğinde,

Noksanda olur.

Sakın büyüklenme,

Elde neler var,

Bir ben varım deme,

Yoksan da olur.

Hatasız dost arayan,

Dosttan da olur (Hz. Mevlana)

Samimiyet yürekte gerek,

Dil’de ne gerek,

Ciddiyet fikirde gerek,

Yüzde ne gerek,

Ahlak özde gerek,

Sözde ne gerek,

Dost eli dar günde gerek,

Bol günde ne gerek,

İnsanlık icraatta gerek,

Lafta ne gerek,

Kulluk yaşarken gerek,

Ölürken ne gerek.

Hayırlı ve bereketli Cumalarımız olsun...

Sıradaki Dini Forum Konuları

  • Nedir bu İlahi aşk Nedir bu İlahi aşk Nedir bu İlahi aşk nedir bU ilahi adalet nedir bu takdiri ilahi,Sevgilim senin yüzünün güneşi göklere sığmaz çünkü güzelliğin dille anlatılacak bir güzellik değil O bambaşka bir güzellik Senin aşkın cana cihana sığmazken şaşılacak bir şeydir ki geldi benim içime benim gönlüme sığdı. Gönlümü kendisine yer edindi.
  • Ramazan Ayı için Ayet ve HadisLer Ramazan Ayı için Ayet ve HadisLer  Ramazan Ayının gelmesi ile birlikte mağfiret ibadet ve tövbe etmek için en güzel fırsattır. Allahım bu ayın kıymetini bilip gerektiği ibadet içinde geçirmeyi nasip etsin.
  • Yeni yılın ilk korkulu resmi Yeni yılın ilk korkulu resmi Yeni yıla girerken korkuyla merakla ne getireceğini bilmeden korkuyla çekilen besmele komik bi o kadar da düşündürücü
  • Abdurrahman Önül - Kul Olamadım Abdurrahman Önül - Kul Olamadım Allahim hepimize dogru yollu göster Seytana ugmayalim. AMIN Abdurrahman Önül - Kul Olamadım ilahisi sözleri ilahileri dinle indir,Allahım Azabından Afıfına Gazabından Rahmetıne Sıgınıyorum Senden yine sana iltica ediyorum Şanın yücedir.Sana yaptığım senayı senın kendıne yaptıgın senaya denk bulmuyorum. Sana layık bır surette hamd etmekten acızım
  • Dünya işte yazı sözü Dünya işte yazı sözü Yalan dünya desekde tüm gücümüzle sarılıyoruz dünya ya sıl yalan bizim dilimizde yüreğinize hayata dair en güzel sözler kısa makale ve yazılar sayfamızda siz değerli takipçi ve ziyaretçikerimizi bekliyor
  • Sohbetlim Sohbet odaları Sohbetlim  Sohbet odaları  Sohbetlim Chat Sohbet odaları,Dini Chat, Dini Sohbet, mobil sohbet, dini sohbetler, islami Sohbetler, dini chat odalari, müslüman sohbet, islami sohbet, islami chat.
  • İnsan Suresi İnsan Suresi İslam Subhi den İnsan Suresi dinle indir,İnsan Suresi Oku - İnsân Suresi Anlamı, Tefsiri, Türkçe ve Arapça Okunuşu,İnsan Suresi Medine döneminde inmiştir. 31 âyettir. Sûre, adını birinci âyetteki insan kelimesinden almıştır. Aynı âyette geçen ed-Dehr kelimesinden dolayı Dehr sûresi diye de anılır.
  • ÖyLe BiR HaLdeyiz Ki ÖyLe BiR HaLdeyiz Ki  Öyle bir haldeyiz ki ne halimizi anlata bildik nede halden anlayana denk geldik Allah sonumuzu hayır etsin inşallah dostlar
  • 11 Ekim Kız ÇocukLarı Günü  11 Ekim Kız ÇocukLarı Günü     11 Ekim Dünya kiz çocukları günü tüm kiz çocuklarımızın kutlu olsun
  • Herkes Kendi İçine Baksın Herkes Kendi İçine  Baksın    Herkes kendi işine değilde içine bakarsa insanlık adına güzel bir girişim olacak ve empati yeteneğimiz gelişecektir